Ormanın Laneti

ormanın laneti



Küçük bir köy, derin bir ormanın kıyısında yer alıyordu. Köylüler, ormanın karanlıklarına girmekten her zaman çekinirlerdi. Ancak gençlerden biri, bu korkulara meydan okuma arzusuyla yanıp tutuşuyordu: Ali. Meraklı bir ruha sahipti ve ormanda gizli kalmış sırları keşfetmek istiyordu.

Bir akşamüstü, Ali, karanlık ormanın içine doğru yola koyuldu. Etrafa dağılmış yaprakların hışırtısı, ona bir şeylerin peşinde olduğunu hissettiriyordu. Güneş batarken ormanın içi, sıradan bir yer olmaktan çıkıyor ve korkutucu bir atmosfere bürünüyordu. Ama Ali, korkularını bir kenara iterek ilerlemeye devam etti.

Derinlere daldıkça, ormanın sessizliği daha da yoğunlaşmaya başladı. Birkaç saat yürüdükten sonra, Ali, eski bir ağacın yanında durdu. Ağaç, büyüleyici bir şekilde devasa ve kıvrımlıydı. Gözleri, ağacın yanında yer alan tuhaf bir taş yapıya takıldı. Bu, köyde anlatılan efsanelerde geçen, kaybolmuş bir tapınaktı.

Merakına yenik düşerek yapıya doğru yaklaştı. Taşların üstünde garip semboller vardı ve bunlar ona tanıdık gelmiyordu. İçgüdüsel olarak, bir şeylerin yanlış olduğunu hissetti. O anda, ormanın derinliklerinden gelen bir hırıltı sesi duydu. Bir anlığına donakaldı. Dönüp kaçmak istese de ayakları sanki yere çivilenmiş gibiydi.

Ses, giderek yaklaşıyordu. Ali’nin kalbi küt küt atmaya başladı. Sonunda, ormanın derinliklerinden, kocaman, dişleriyle avını tehdit eden bir yaratık ortaya çıktı. Gözleri, karanlıkta parlayan bir ateş gibi yanıyordu. Ali, korkunun en derin haliyle, o anın içinde dondu kaldı.

Yaratık, Ali’ye doğru yaklaştı ve derin bir sesle konuştu: “Korkma, ben ormanın bekçisiyim. İnsanlar, yıllar boyunca ormanın sırlarını çiğnedi ve ben de onları korumak zorunda kaldım.”

Ali, şaşkınlık içinde geri çekildi. “Ne istiyorsun benden?” dedi.

Yaratık, Ali'ye doğru eğilerek, “Yıllardır kaybolmuş ruhları serbest bırakmak için cesur birini arıyorum. Eğer bu ormanın lanetini kaldırmak istiyorsan, kendi korkularınla yüzleşmelisin,” dedi.

Ali, derin bir nefes aldı. Yaratığın gözlerine baktığında, içinde bir güç buldu. Korkularıyla yüzleşmek zorundaydı. Yaratığın ona sunduğu zorlukları kabul ederek, ormanın derinliklerine inmeye karar verdi. Korkularının üzerine giderek, hem kendini hem de ormanı kurtarmak için bir yol bulmaya çalışacaktı.

O günden sonra, Ali’nin hayatı asla eskisi gibi olmadı. Ormanın karanlık sırlarıyla yüzleşirken, kendi içsel yolculuğuna da adım atmış oldu. Korkunun kendisiyle barışmanın, en büyük cesaret olduğunu öğrenmişti.

Yorum yaparken diğer kullanıcıları kırmamaya ve hakaret etmemeye özen gösterin

Yorum Gönder

Yorum yaparken diğer kullanıcıları kırmamaya ve hakaret etmemeye özen gösterin

Yorumlar (0)

Daha yeni Daha eski